25 Nisan 2012 Çarşamba

Adana Pozantı Ahşap evler

Pozantı, Adana iline bağlı bir ilçedir. Tarihi boyunca Pozantı’ya çeşitli milletler tarafından değişik isimler verilmiştir. Pozantı’nın ilk çağlarda adı Pendonsis veya Pendosis]idi. Araplar El Bedendum demişler, Türkler de Bozantı ismini vermişlerdir. Gülek boğazı yolu birçok milletin konup göçtüğü Pendonsis şehri kalıntıları üzerine kurulmuş, tarihi boyunca coğrafi konumundan dolayı önemli bir konak yeri olmuştur. Pozantı ve çevresi Hititlerin, Perslerin, İskender’in, Roma ve Bizans İmparatorluğunun idaresinde kaldıktan sonra, Abbasiler devrinde bilhassa Halife Harun Reşit zamanında bu bölgeye çok sayıda Türk aşiret ve boyu yerleştirildi. 1015 tarihinden itibaren Anadolu’ya başlayan Türk akınları buralara kadar uzandı. 1071 Malazgirt zaferinden sonra Türk toprağı oldu. Haçlı seferleri sırasında yeniden Bizansların eline geçen Pozantı Yavuz Sultan Selim’in 1571 seferi ile Osmanlı topraklarına katıldı. Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından sonra Anadolu, işgal güçlerinin istilasına uğramakla Pozantı’da Fransızların işgaline maruz kalmıştır. 25 Mayıs 1920'de Pozantı düşman işgalinden kurtarılmıştır. Bu esnada Adana da Fransızların işgali altındaydı. İl merkezi 5 Ağustos 1920 Pozantı kongresinden sonra, Pozantı’ya taşındı. 1954 yılına kadar bucak olan Pozantı bu tarihte ilçe olmuştur. Konu başlıkları [gizle] 1 Nüfus 2 Tarihi eserler 2.1 Milli Mücadele Dönemi 3 20 4 Diğer 5 Kaynakça Nüfus [değiştir] İlçenin nüfusu 2000 genel nüfus sayımına göre 21756'dir. Bunun 9627'si ilçe merkezinde, 12129'i ise kasaba ve köylerde yaşamaktadır. Yıllara göre ilçe nüfus verileri Yıllar Merkez Köyler Toplam 2009 10001 9.642 19.641 2007 9.835 10.061 19.896 2000 9.627 12.129 21.756 1997 9.645 12.722 22.367 1990 7.892 15.148 23.040 1985 7.263 1980 6.453 1975 5.404 1970 3.779 1965 2.976 1960 2.470 Tarihi eserler [değiştir] İlçe merkezinde bulunan tek tarihi eser, 1919 yılında kolordu komutanı Ahmet Cemal Paşa tarafından yaptırılan Cemal Paşa camii ve çeşmesidir. Bu camii sonradan onarılmıştır. Bugün ise bazı dini günlerde artan cemaata cevap verebilmesi için bir kat daha yükseltilmiş ve üzeri kubbeler ile örtülmüştür. İlçe sınırları içerisindeki eski ve yeni Anahşa kaleleri Tekir tabyaları vardır. 1671 tarihinde Gülek’in girişindeki tarihi Anahşa kalesini gören Evliya Çelebi, orasının mamur bir kale olduğunu yazmaktadır. Araplar, Hüsnüs-Sekabile derdi. Eski Konacık 4 km doğusundaki yalçın bir dönemecin gediği üzerine kurulu Anahşa kalesi de birkaç kez onarılmıştır. Tekir tepesini iki yönden kontrol altında tutan bugünkü E-90 karayolu kenarında üst kısmı yıkılmış, toprak altındaki bölümleri sağlam olan bir ara bölümünde bulunduğu Tekir tabyaları ise Mısırlı İbrahim Paşa zamanından kalmadır (19. yy başları). Aşçıbekirli köyü yakınlarındaki Fenese harabelerinin ise Bizans devrine ait bir şehir kalıntısı olduğu sanılmaktadır. Şeker pınarındaki tarihi taş köprü (Ak köprü) Ekim 1981'de meydana gelen sel taşkını sırasında yıkılmıştır. Bu köprünün tarihi hakkında kitabesinin kaybolması nedeniyle kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak köprü eski yapısal özellikleri bozulmadan tekrar onarılmıştır. Kamışlı köyü sınırlarında bulunan Ören ve Asar yaylarının da eski birer şehir kalıntısı olduğu söylenmektedir. Bu da topraktan çıkan eskiye ait kalıntılar ve künkle (taş boru) su yolu bozuntusu ile eski su yolu deposu bozuntularından anlaşılmaktadır. Milli Mücadele Dönemi [değiştir] Çiftehan ve bölgesindeki milli mücadele yıllarında coğrafi konumu itibariyle Niğde, Akdeniz bölgesini Orta Anadolu'ya ve Sivas başyaylasına dolayısıyla Doğu Anadolu'ya, Ereğli ve Ankara yolları ile de Batı ve Karadeniz bölgelerine bağlayan iki çok önemli boğazı kontrol altında tutmakta idi. Bunlardan birincisi Gülek Boğazı, ikincisi ise Zamantı-Yahyalı yolu idi. Çukurova bölgesi işgale başlanır başlanmaz Niğde'de bulunan 41 nci Tümen';in mevcut askerleri ve Niğde, Bor ve Pozantı gönüllülerinin oluşturdukları Kuvayı Milliye, Pozantı'nın olası bir işgale karşı muhafazası için bölgeye yerleşti. Stratejik noktaları kontrol altına aldı ve buradan gelecek herhangi bir düşman saldırısını bertaraf etmeye hazır bir konuma geldi. Bu iyi tahkimat ve konuşlanma sayesinde bu bölgeden düşman girememiştir. Pozantı'da alınan bu tedbirlerin diğer bir geçiş yolu olan Zamantı-Yahyalı yolu üzerinde de alınması gerekiyordu. Fransızların Kozan'ı ele geçirdikten sonra yukarıdaki yol ile Aladağlar'ı aşıp Orta Anadolu'ya girecekleri anlaşılınca, hemen bu bölgede faaliyetler başladı. Aladağlar'ın gerek güneyi, gerekse kuzeyinde hızlı bir harekete girişildi. 1920 yılı Kasım ayı başlarında Yahyalı'da adı geçen yolu kontrol altında tutacak 50 kişilik bir birlik oluşturuldu. Bu birliğin komuta kademesi, askerinin bir kısmı ile silah ve mühimmatını Niğde'den temin ediyordu. Fransızların ilerleme ihtimalleri arttıkça bu yoldaki tahkimat ve alınan tedbirlerde artıyordu. Nitekim 20 nci Kolordu Komutanı A.Fuad Bey'in Çukurova Bölge Komutanı Kemal Bey'e verdiği emirde; Niğde Bölgesinde tertip edilen müfrezeler, kararlaştırıldığı gibi Karaisalı bölgesine gideceklerdir. Yahyalı'da bir nizamiye bölüğü ile milli müfrezeler, Sis dolaylarına hareket edeceklerdir...Alınan bu tedbirlere rağmen, bazı Ermenilerin öncülük ettiği bir grup Fransız öncü birliği Ulupınar Köyü yakınlarındaki bir mağraya kadar ulaşabildiler ve burayı karakol yaparak bir müddet burada kalmaya çalıştılar. Bunu haber alan 41 nci Tümen Komutanlığı, Şükrü Efendi komutasındaki bir taburu bölgeye gönderdi. Anılan birlik Yahyalı'ya ulaşınca Ulucami yanındaki medreseyi kendisine karargah yaptı, çevre köyler, aşiretler ve Yahyalı ahalisini teşkilatlandırarak bir strateji hazırlamaya başladı. 41 nci Tümen Komutan Yardımcısı Yarbay Mümtaz Bey'in bölgeye gelip komutayı ele almasından hemen sonra başlayan çatışma kısa sürede başarıya ulaştı, düşman askeri imha edilmişti. Fransızlara yardım eden Ermenilerin pek çoğu bu çatışmada Fransızlarla birlikte muamele gördüler, geriye kalanlar ise bölgeyi terk ettiler. Stratejik olarak bu askeri tedbirleri başarıyla uygulayan Niğde teşkilatı aynı zamanda bölgede meydana gelebilecek anarşik eşkıya hareketlerine karşı da icabeden tedbirleri aldı. Bu suretle Niğde ve civarında Türkiye geneli itibariyle yüksek bir ortalamada bulunan gayr-i müslimlerin olası taşkınlıkları ve iç isyanlarına karşı da gereken tedbirler alınmıştı. Bilindiği üzere bu dönemde cephede eksikliği hissedilen yeğane şey, mühimmat ve erzak idi. Bunların temini hususunda Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edilen Tekalif-i Milliye Kanunu herkesin malumudur. Bu büyük ihtiyaç, bütün yurt çapında hamiyetperver insanlarımız tarafından karşılanmaya çalışıldı. Bu hususta da Niğde üzerine düşen vazifeyi hakkıyla yerine getirdi. Gıda maddeleri olarak özellikle buğday, arpa, baklagiller, soğan vs. gibi temel besin maddeleri ihtiyaç duyulan yerlere gönderildi. Niğde'den yapılan bu hayiti destek Mustafa Kemal tarafından yollanan takdirnamelerle ödüllendirilmiştir. Niğde'den yapılan lojistik destek sadece gıda maddeleriyle sınırlı kalmadı. Nakil Vasıtaları, araç-gereç ve giyecek maddeleriyle de devam etti. Niğde'nin yetiştirdiği emekli veya terhis olmuş subay, er vs. askerlerde gönüllü birlikler olarak Batı ve Adana cephelerinde vuruşmuşlardır. Niğde, gerek Heyet-i Temsiliye döneminde, gerekse Büyük Millet Meclisi döneminde Anadolu hareketini gönülden desteklemiş ve bu desteğini Sivas ve Ankara'ya gönderdiği delegelerle de ispatlamıştır (*) Adana’nın Batı cephesinde Kuva-yı Milliyenin teşkilatlanması,Karaisalı’nın kurtuluşu,Fransızlar’a karşı Pozantı-Karboğazı savaşları ve diğer gelişmeler: IV. BÖLÜM (*) A-Adanâ’nın Batı Cephesi'nde Kuva-yı Milliye'nin Teşkilâtlanması ve Karaisalı'nın İşgalden Kurtarılması 1- Adana’nın Batı Cephesi'nde Kuva-yı Milliye'nin Teşkilâtlanması 2- Karaisalı'nın İşgalden Kurtuluşu 3- Karaisalı'da Teşkilâtın Kurulması ve Gerekli İşlerin Plânlanması a- Karaisalı'da Teşkilâtın Kurulması b- Karaisalı'nın Kurtuluşu'ndan Sonra Gerekli İşlerin Plânlanması B-Pozantı Şosesi ve Demiryolu Üzerindeki Fransız Karakolları’nın Millî Kuvvetler Tarafından Zaptedilmesi 1- Pozantı Şosesi Üzerindeki Çamalar ve Kadirhan'ın Zaptı a- Çamalan'ın Zapa b-Kadirhan'ın Zaptı 2- Pozantı Demiryolu Üzerindeki Fransız Karakolları'nın Zaptı a- Kelebek, Bucak ve Durak'ın Zaptı b- Hacıkırı'nın Kuşatılması ve Zaptı c- Belemedik'in Kuşatılması ve Zaptı 3- Birinci Kavaklıhan Muharebesi 4- Ballıca ve Ziyarettepe Muharebeleri a- Ballıca Muharebesi b- Ziyarettepe Muharebesi 5- Fransızlar'ın Ölüme Mahkûm Ettiği Onbeş Türk'ün Kurtarılması, Aflak ve İkinci Kavaklıhan Savaşları, Şakirpaşa Çarpışması a- Fransızlar'ın Ölüme Mahkûm Ettiği Onbeş Türk'ün Kurtarılması, Aflak ve İkinci Kavaklıhan Savaşları, Şakirpaşa Çarpışması b- Aflak Savaşı c- İkinci Kavaklıhan Savaşı d- Şakirpaşa Çarpışması 6- Pozantı Kuşatması ve Taarruzları, Fransızlar'ın Çıkış Harekâtı ve Karboğazı Savaşı a- Millî Kuvvetlerin Pozantı Kuşatması ve Taarruzları b- Fransızlar'ın Pozantı'dan Çıkış Harekâtı ve Karboğazı Savaşı C- Adana Batı Cephesi Kuva-yı Milliye Teşkilâtı'nın Kurulması D- Adana Batı Cephesi'nde İâşe, Levâzım ve Sağlık Teşkilâtı'nın Kurulması 1- İâşe ve Levâzım Teşkilâtı'nın Kurulması 2- Adana Batı Cephesi'nde Sağlık Teşkilâtı'nın Kurulması Millî Mücadele'de Adana ve Havalisi (1918-1922) , 1999 , Kemal ÇELİK TÜRK TARİH KURUMU 20 [değiştir] Osmanlı Ordû-yı Hümâyûnu Başkumandanlığı Vekâleti Konya’dan Harbiye Nezareti’ne gelen 4 numaralı şifredir. 1 Şubat 1919 tarihli şifreye ektir. 1- Suriye İngiliz Başkumandanlığı’nın tebligatına dayanarak Adana havalisi İtilaf kumandanı tarafından Adana’daki irtibat subayımıza yapılan tebliğ 1 Şubat 1919 tarihinden önce Pozantı’daki subay ve askerlerimizin Çiftehan’a çekilmelerine ait olup, uygulama şeklini yukardaki şifreli telgrafımın beşinci maddesinde arzetmiştim. 2- Ancak Pozantı’daki Ermeni neferlerinden oluşan Fransız müfrezesi bugün öğle vakti trenle Çiftehan’a kadar gelmiştir. Bu durumun gerçekleşmesi ihtimalini ve hatta daha ilerilere geçilerek Ulukışla’yı bile işgal etmelerinin mümkün olduğunu ve bu durumun sebepleriyle, pek haksız olan bu gibi hareketlerin önlenmesi gereğini aynı şifreli telgrafın altıncı maddesinde ayrıntılı olarak arzetmiştim. 3- Bugün Çiftehan’ın hiçbir hakka ve hükümetler arası alınan kararlara dayanılmaksızın işgal edilmesini Adana’daki Fransız ve İngiliz kumandanları katında hemen şiddetle protesto etmesini Adana’daki irtibat subayımıza yazdım. 4- Daha önce de bildirildiği gibi, Kilikya’nın boşaltılması hakkındaki kararlara bakılacak olursa Pozantı mevkiinin işgali gerekmemektedir. Çünkü Kilikya’nın doğal sınırlarını Toros dağları oluşturmaktadır. Hâlbuki Pozantı bölgesi bu hattın kuzeyinde on kilometre dışında kalmaktadır. Mütarekeye göre Toros yollarının işgali gerekli değildir. Çünkü adı geçen yollar Pozantı’dan on kilometre daha şarkta Belemedik mevkiinde son bulmaktadır. Askeri açıdan önemli olmamasına rağmen askerlikçe işgaline lüzum görülmüş ise o nokta ile yetinilmesi gerekirdi. Hâlbuki birkaç gün evvel bahsettikleri Akköprü mevkii Pozantı’nın beş kilometre batısında yer almakta ve Pozantı nahiyesinin Konya vilayetiyle mülkî sınırını oluşturmaktadır. Askerlik açısından ise işgal edilen bir noktanın mülkî sınırlarının düşünülmeyeceği şüphesizdir. Şimdi işgaline kalkıştıkları Çiftehan mevkii ise Pozantı’nın yirmi beş kilometre kuzeydoğusunda ve Konya vilayeti dahilindedir. Pozantı ve hatta Adana vilayetiyle alakası olmamasına nazaran oraya kadar gelmelerinin de hiçbir makul ve mantıklı sebebi yoktur. Adana vilayetinin tabiî sınırı olan Toros hattı geçildikten başka coğrafî ve mülkî sınırı olan Akköprü de geçilerek Pozantı’nın yirmi beş kilometre uzağında ve Konya vilayeti dahilinde Çiftehan’ın da işgali ve buraya el konulmuş muamelesi yapılması hiçbir karar ve hukukî madde ile kesinlikle uyuşmamaktadır. Diğer [değiştir] Çiftehan Köyü, Toros Dağlarının geçit noktasında bulunmasından dolayı, Anadolunun anahtarı olma özelliğine haizdir. Bu sebeplerden dolayı Çiftehan bölgesi, stratejik bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. Yörede Milli mücadele döneminde yaşayanların aktardığına göre, gözü dönmüş itilaf devletlerinin vatan topraklarını işgal etmelerine, Adana'yı aşıp Toroslardan geçerek Anadolunun içlerine kadar girmelerine izin vermeyerek Pozantı-Çiftehan hattında durdurarak, Çiftehan bölgesinden tekrar geri püskürtülmesinde Kuva-yı Milliye'ye büyük katkıları olanlardan biri de yaptığı görev itibariyle Selim Erbil(Selim Çavuş)dir. Atatürk'ün yapılan bu direnişten memnun olduğunu bölgeye gelerek tarihe geçecek konuşmasında ifade etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün Pozantı'da yaptığı tarihi konuşma metni: "Büyük Millet Meclisi adına cepheleri ziyaret ederek Meclis'in sevgi dolu teşekküllerini sayın mücahitlerimize bildirmeye memur olan heyetimizin , mücahit orduların öncüsü, bütün İslam aleminin iftihar ettiği ile gözümüzün nuru saydığı Adana Vilayeti halkıyla, samimi bir surette temasa gelmekten duyduğu haz büyüktür. Adana'nın sayın Müslümanları! Siz Fransızlar tarafından insanlık haklarına ve adalet icaplarına tamamıyla aykırı olduğundan, mütareke namenin yırtılması üzerine, gözlerinizi bir taraftan İstanbul Hükümetinin faaliyet sahasına, diğer taraftan da, belki harekete gelir diye Garb’ ın insanlık ve adalet duygularına çevirerek, bir müddet sakin ve hareketsiz kalmıştınız. Bu halden cüret alan düşman bu sûkun ve tevekkülün altında saklanmış olan kahramanlık ve ve fedakarlık cevherini anlamayarak, cüret sınırını genişletip, kıymetli memleketimizi işgal etmiştir. Peygamberin esaret tanımayan dindar ümmetinin cihat ordularına öncü olma şerefiyle iftihar edensiz aziz Adanalı dindaşlarımız, kalplerinizde sönmez bir azim ve iman taşıyarak gözlerinizi eski amaçlarından çevirip, bir taraftan Peygamberimizin türbesi ile şehit mezarlarının; diğer taraftan da milletimizin iftihar edeceği harikalarla dolu tarihimizin işaret ve irşadına uydunuz. O andan itibaren Adana Müslümanları, bütün Anadolu için vatanseverlik örneği oldular. Düşmanların tecavüzlerine karşı, gerek maddeden, gerekse manen yıkılmaz, demir bir set olmak şerefini hakkıyla kazandılar. Düşmanların bizi tamamen yok etmek için besledikleri niyet ve hac' ın düşmanlığı karşısında mübarek hilalin gerçek durumu, artık bütün vatandaşlarımız tarafından tamamıyla anlaşılmıştır. Şeref ve istiklal davasında faydalanacağınız başarı araçlarının bereketli kaynağı sadece Anadolu değildir. Avrupa'nın bin bir türlü zulmüne ve haksızlıklarına uğrayarak esaret duygularını çeşitli acılarını çekmiş olan Mısır'daki, Hindistan'daki, Rusya'daki, Afrika'daki Müslüman kardeşlerimiz, gözlerini Allah'ın rahmet ve Merhamet eşiğine, ezici ve zalim kudretinin bütün şiddetiyle İslamiyet nurunu söndürmek için her türlü alçaklığı yapan ve tecavüzlerini, taarruzlarını Peygamberimizin kabrine kadar uzatmaya cüret eden düşmanlara çevirmiş ve bize bütün varlıklarıyla, maddi manevi yardıma karar vermiş bulunuyorlar. Fazla olarak, Rusya'da insani ve yüksek gayeler etrafında toplanmış olan ve her milletin hakkına riayet etmeyi esas olarak kabul eden, günden güne yayılarak zulüm ve tahakküm alemini yıkmakta olan muazzam kuvvetler de bize azami yardımda bulunmayı vaat etmişlerdir. Gerçek kuvvetini Allah'ın yardımından alan, şerefini, istiklâlini koruma uğrundaki bütün fedakârlık duygularını şan ve şeref dolu ecdadımızdan miras alan milletimizin, yakın zamanda, her türlü manası ile dini ve milli tarihine şanlı ve yeni sahifeler ekleyeceğine şüphe yoktur. Bu övünç sahifelerinde Adana ve havalisi Müslümanlarının en parlak yeri alacağı hususundaki genel ve kesin inanca tercüman olmakla duyduğum sevinç pek büyüktür."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder